Göç olgusu, sığınmacılar ve insan hakları

Abstract

Dünya tarihi ile beraber var olup gelen göç olgusunun, her dönemde farklı neden ve yöntemlerle gerçekleştiği görülmektedir. Çağımızda da bireylerin daha konforlu bir hayat arzusu, savaş, çatışma ve baskıların artması sonucunda insanların göç etme isteği artmıştır, artmaya da devam edecek eğilimindedir. Göçün düzensiz halini yansıtan sığınma hareketleri de işte böyle bir ortamda gerçekleşmektedir. Son yıllarda dünya genelinde karşılaşılan sığınma göçleri ve bu insanların yaşadığı hak ihlalleri, sığınma hareketlerini öncelikli ilgilenilmesi gereken ciddi bir sorun haline getirmiştir. Suriye, Afganistan ve Irak gibi ülkelerde çıkan savaş ve çatışmalardan kaçan milyonlarca insan sığınmak için Avrupa ve diğer gelişmiş ülkeleri seçmektedir. Seçmiş oldukları hedef ülkelere ulaşmak için çıktıkları bu göç yolculuğunda hayatlarını bile tehlikeye atacak şekilde zorluklarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Sığınma hareketlerinin yoğunlaşması ve bazı ülkelerin sığınmacılara yönelik uygulamaları tüm dünyanın dikkatini bu konuya yöneltmiştir. Göçün düzensiz halini temsil eden sığınmacılar bu süreçte çok sayıda hak ihlalleriyle karşı karşıya gelmektedir. Halbuki sadece sığınacak bir yer arayan bu insanlar da saygı duyulması gereken bazı haklara sahiptirler. Bu sebeple sığınma ve insan hakları arasında önemli bir bağlantı vardır. Bu tezin amacı, yoğun sığınma hareketlerinin sonuçlarından birisi olan sığınma süreçlerinde sığınmacıların karşı karşıya kaldığı insan hakkı ihlallerini güncel örneklerle açıklamaktır. Araştırmada, zorunlu bir şekilde ve genellikle de düzensiz olarak göç eden sığınmacıların gerekçelerini anlamak için göç olgusu etraflıca ortaya konulmuştur. Ayrıca, göçmen, sığınmacı ve mültecilerin Dünya'da ve Türkiye'deki güncel durumuna istatistiki verilerle mercek tutmak suretiyle sorunun ciddiyetini ortaya koymak ve bu yoğun göçlere maruz kalan toplumların karşılaşabilecekleri daha büyük problemlere ışık tutmak amaçlardan birisidir. Sorunun boyutunun ciddi bir hal alması ve giderek büyümesi durumunun herkesçe kabul görmesi hak ihlalleri yapılmasına gerekçe oluşturulamaz. Bu kadar çok insanın yollara düşerek sığınma araması, başta kendileri için yıpratıcı ve zor bir süreçtir. Diğer taraftan sığınmacıların etkide bulundukları ülke ve insanların hayatlarındaki değişimin boyutu da ciddi bir sorundur. Bu noktada her iki durumun da varlığını kabul etmek, sorunun çözülmesi için ilk adımdır. Bu anlamda sığınacak bir yer bulmak için ülkesini terk eden bu insanların durumu, sadece Türkiye gibi ciddi sayıda mülteci yükü taşıyan, belli başlı ülkelerin değil tüm Dünya'nın sorumluluğudur. Ne kadar çok sığınma göçü olursa olsun hak ihlallerinin önüne geçmenin mümkün olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte sığınmacı ve mültecilerin etkide bulunduğu toplumların, bu sığınma hareketlerinden dolayı zarar görmemesi de hayati önem taşımaktadır. Bu nedenlerle, uluslararası arenada atılması gereken adımların atılması ve düzenlemelerin zaman geçirilmeden yapılmasıyla, insan hakkı ihlallerinin ve ülkelerin olumsuz etkilenmesinin önüne geçileceği değerlendirilmektedir.

It is seen that the phenomenon of migration, which has existed with the history of the world, has taken place with different reasons and methods in every period. In our age, as a result of individuals' desire for a more comfortable life, war, conflict and pressures, people's desire to migrate has increased, and it tends to continue to increase. Asylum movements, which reflect the irregular state of migration, take place in such an environment. Asylum migrations encountered around the world in recent years and the rights violations experienced by these people have made asylum movements a serious problem that should be dealt with first. Millions of people fleeing wars and conflicts in countries such as Syria, Afghanistan and Iraq choose Europe and other developed countries to seek refuge. They are faced with difficulties that even endanger their lives in this migration journey they embark on to reach the destination countries they have chosen. The intensification of asylum and refugee movements and the practices of some countries towards asylum seekers have directed the attention of the whole world to this issue. Asylum seekers, who represent the irregular state of migration, face many rights violations in this process. However, these people who are only looking for a place of refuge also have certain rights that must be respected. Therefore, there is an important link between asylum and human rights. The aim of this thesis is to explain the human rights violations that asylum seekers face during the asylum process, which is one of the results of intense asylum movements, with current examples. In the research, the phenomenon of migration has been elaborated in order to understand the reasons of the refugees who migrated compulsorily and generally irregularly. In addition, one of the aims is to reveal the seriousness of the problem by focusing on the current situation of immigrants, asylum seekers and refugees in the world and in Turkey with statistical data and to shed light on the bigger problems that societies exposed to this intense migration may encounter. The fact that the size of the problem has become serious and that it is growing gradually cannot be a justification for violations of rights. It is an exhausting and difficult process for so many people to hit the road and seek asylum. On the other hand, the extent of the change in the lives of the countries and people affected by the refugees is also a serious problem. At this point, acknowledging the existence of both situations is the first step towards solving the problem. In this sense, the situation of these people who left their country to find a place of refuge is not only the responsibility of certain countries like Turkey, which carry a serious refugee burden, but also of the whole world. It is thought that it is possible to prevent violations of rights no matter how many asylum seekers migrate. In addition, it is vital that the societies affected by asylum seekers and refugees are not harmed by these asylum movements. For these reasons, it is considered that human rights violations and adverse effects on countries will be prevented by taking the necessary steps and regulations in the international arena without delay.