Gelişmiş Arama

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorBolat, Mahmut
dc.contributor.authorKurun, Dilek
dc.date.accessioned2024-08-08T20:11:13Z
dc.date.available2024-08-08T20:11:13Z
dc.date.issued2016
dc.identifier.urihttps://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=cbOXH84ZayrLjc0tI-QXKthZsWJWGMS4EaH0Epi9CXPi6xHY3v_LLlWltzptvNt8
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12513/6837
dc.description.abstractXX. yüzyıl başlarında, parçalanmanın eşiğine gelen Osmanlı İmparatorluğu'nun, İttifak Devletleri yanında I. Dünya Savaşı'na katılması sonunun başlangıcı olmuştur. I. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Mondros Mütarekesinin maddeleri gereğince de Osmanlı Devleti fiilen tarihe karışmış ve yine İtilaf Devletleri arasında daha önce imzalanan gizli antlaşmalara göre Osmanlı Devleti'nin paylaşılmasının yolu açılmıştı. Mondros bir ateşkes olmakla birlikte, içerdiği maddeler ve uygulamaları ile Osmanlı Devleti'ne indirilmiş büyük bir darbeydi ve Mütareke'nin şartları, Osmanlı ülkesinin neredeyse şartsız bir şekilde İtilaf Devletleri'ne teslim edilmesi manasına gelecek kadar ağırdı. Özellikle 7. Madde de İtilaf devletleri tarafından stratejik bölgeleri ele geçirmek için uygun bir ortam hazırlıyordu. 16. Madde ile tüm birliklerin geri çekilmesi ibaresi ile Osmanlı Devleti'nin tamamen savunmasız kalması amaçlanmıştır. Bunun sonucu olarak Türk ordularının Adana istikametine çekilmesiyle ilk olarak Osmanlı'nın güney sınırlarında meydanı boş bulan Arap komitecileri tarafından Mekke'deki Şerif Hüseyin namına Arap hükümeti kurularak ve Fransızlar da 1918 yılının sonlarında İskenderun'a asker çıkarmışlardır. 27 Kasım 1918 tarihinde ise Fransa Yüksek Komiserliğinin bir kararnamesi ile İskenderun merkez olmak üzere Antakya, İskenderun ve Harim kazalarını içine alan "İskenderun Sancağı" kurulmuştur. 1 Eylül 1920 tarihinde idari özerkliğini korumak şartıyla Halep'e bağlanan İskenderun Sancağı, 9 Ekim 1920 tarihinde ise Halep'ten ayrılarak tekrar müstakil hale getirilmiştir. 20 Ekim 1921 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile Sancak üzerindeki bu karmaşa hali bir nebzede olsa çözülmüştür. Bu antlaşmayla Türkiye-Fransa arasındaki savaş hali son bulurken, Hatay bölgesi Türk sınırları dışında bırakılmıştır. Ancak, antlaşmanın 7. Maddesiyle bölgeye özel bir statü tanınarak, Türk kültürünün yaşatılması doğrultusunda Sancak'a haklar verilmiştir. Sağlanan bu durumun etkisi ile Türkiye'nin bölgeyle olan bağlantısı hiçbir zaman kesilmemiş, yapılan mücadeleler ile birlikte Hatay meselesinin çözümlenmesi uygun şartların oluşması beklenilmiştir. 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla da, Ankara Antlaşması'yla çizilmiş olan Türkiye-Suriye sınırı ve Ankara Antlaşması'na bağlı bütün maddelerin geçerli olduğu aynen kabul edilmiştir. Fransa tarafından Suriye ve Lübnan'a bağımsızlık verileceğinin duyulmasıyla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından Sancağında bağımsız olması teklifi ileri sürülmüş ve böylece Hatay için de bağımsızlık mücadelesi başlamıştır. Bu gelişmeler üzerine, Hatay'ın Türkiye'ye katılması için izlenen dış siyaset ve içte yapılan faaliyetlerle Hatay davasına tam anlamıyla odaklanılmış ve Hatay'ın Türkiye'ye tekrar katılımı için emin adımlarla ilerlenmiştir. Bunun için ilk olarak Hatay halkının yabancı kültürlerin etkisinde kalmasına engel olmak adına ve Türk kültürünü geliştirmek için çalışmalar yapılmıştır. İlk olarak Hatay'da Türkçe'nin resmi mahiyette bir nitelik kazanması ve Türklerin kendi dillerinde eğitim alabilmeleri için çalışılmıştır. Bu çalışmalar 02.09.1938 tarihinde Hatay Devleti kurulduktan sonra artarak devam etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti bu süreçte her konuda maddi ve manevi olarak Hatay Devleti'nin yanında bulunmuştur. Öncelikle Türkiye tarafından Hatay'da belirlenen kişiler, Hatay Millet Meclisi'ne sokulmuştur. Arkasından Hatay mücadelesinin başından beri bu mücadelenin içinde bulunan Tayfur Sökmen, Atatürk'ün tavsiyesi üzerine devlet başkanı seçilmiştir. Hatay adı, Hatay bayrağı Atatürk tarafından belirlenmiştir. Ayrıca Hatay Devleti'ne kurumsal olarak da, CHP, Hatay Erginlik Cemiyeti, Halkevleri tarafından destek verilmiştir. Böylece Hataylıların eğitim seviyesi yükseltilerek, halk bilinçlendirilmeye çalışılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet tecrübelerinden istifade yolu tutularak, Türkiye kanunları Hatay kanunları olarak kabul edilmiştir. Hatay güvenliği, Türk askeri tarafından sağlanırken, posta ve para konusunda Türkiye örnek alınmıştır. Ayrıca Gümrük Teşkilatı'nın kurulumunda yine Türkiye'den etkilenilmiştir. Bir yandan da Atatürk'ün Türkiye'de yaptığı Harf İnkılabı ve Şapka İnkılabı gibi devrimler Hataylı Türkler tarafından dikkatle takip edilerek uygulanmaya çalışılmıştır. Böylece Hataylılar Türkiye'den ayrı kaldığı sürece farklı kültürler etkisine girmeden ve anavatan olarak gördükleri Türkiye'yle bağlantılarını koparmadan tekrar Türkiye'ye katılacağı zamanı beklemişlerdir. Ve nihayet 29.06.1939 tarihinde de bu bekleyişleri sonuç verecek ve Hatay, tekrar Türkiye Cumhuriyeti'ne katılacaktır.en_US
dc.description.abstractIn the early 20th century, It was the beggining of his end that Ottoman Empire which came to the brink of disintegration paticipated in First World War in side of the Alliance Governments. Also in accordance with articles of Mondros armistice agreement which was signed after The First World War, Ottoman State virtually became a thing of the past and again according to Secret treaties which had been signed in between the alliance government before, the way of the disintegration of the Ottoman State was opened. Mondros was not only a truce and olso a mojor blow which was dealt to Ottoman State with articles and applications which it contained and armistice terms were severe enough to mean for Ottoman Empire unconditionally to be taken a pieces. In particular article 7, It prepared a suitable environment for the strategic areas to be conguered by The Allience Governments. With the expression that All trops withdraw with article 16, It was aimed that Ottoman State remained absolutely defenseless. As a result of this, with the withdrawal of the Turkish army to Adana direction, Arab government was established name of Şerif Hüseyin in Mekka by Arab committee members who found empty square in the Ottoman's southern border and also The French sent troops to Iskenderun in the end of 1918. On 27th November 1918, with a decree of French High Commissioner, "Iskenderun Banner" which got into Iskenderun as being the center , Antakya, Iskenderun and Harim districts was established. On 1st September 1920, Provided that It protected its administrative autonomy , Iskenderun Bannerwhich was connected to Halep was again become detacted by seperating from Halep 9th October 1920. Altough a little bit, This state of confusion on the banner was solved with Ankara Treaty which was done on the 20th October 1921. With this treaty, while State of War in between Turkey and France ended, Hatay Region was left outside the borders of Turkey. But, Provided that Turkish culture was survived Banner was given the rights by granting special status the region with article 7 of Treaty. With the effect of This situation which was provided, Turkey's connection which dealt with region never has been interrupted. With struggle which was done, it was waited that suitable conditions occured for the fact that the ıssue of Hatay was solved. Also with Lausanne Treaty which was signed on 24th July 1923, it was the same accepted that the whole articles which depended on the Turkey-Syria border which was drawn with Ankara Treaty and the Ankara Treaty were valid. With hearding of the fact that Syria and Lebanon would be given independency by France, the bid that Banner was independent was put forward by Republic of Turkey and so the struggle for independence started for Hatay as well. Thereupon, Hatay case was properly focused with the foreign policy which was followed to Hatay to join Turkey and activities which were done inside and was kept going with sure steps to Hatay again to join Turkey. For this, first Studies were made to the development of Turkey to hinder the People of Hatay to remain under the influence of foreign culture. Firstly that Turkish was the offical nature in Hatay was made studies in order to Turks could receive education in their own language. These studies kept going by increasing after the Hatay state was established on 29th September 1938. The republic of Turkey went along with Hatay in tangible and intangible everything. Previously people who were determined by Turkey were introduced to parliament. After this, Tayfur Sökmen who had taken place in this struggle since the beginning of struggle of Hatay was elected president upon Atatürk recommended. Hatay name and flag were determined by Atatürk. Also Hatay State was given support by CHP, Hatay Adolescence Community, Community Centers as institutional. So people were tryed to be awered by being upgrated education level of the people of Hatay. The laws of Turkey were accepted as the laws of Hatay by following the path of resignation from the state experiences of the Republice of Turkey. While Hatay security was provided by Turkish soldier, Turkey was taken sample on postal and money. Also it was influenced by Turkey on the establishment of the cuctoms service. On the other hand, such as letter revulation and hats reculation which Atatürk did in Turkey were tryed to be implement carefully by following by Turks of Hatay. So people of Hatay waited time when they would again join Turkey without entering the effects of different cultures and without losing their touch with Turkey which they saw as their homeland during they stayed seperate from Turkey. And finally, these their Waiting would result on 29th June 1939 and Hatay would again join the Repuplic of Turkey.en_US
dc.language.isoturen_US
dc.publisherAhi Evran Üniversitesien_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.subjectTarihen_US
dc.subjectHistoryen_US
dc.titleTürkiye'den ayrılışından tekrar katılışına kadar Hatay üzerinde Türkiye etkisien_US
dc.title.alternativeThe influence of Turkey on Hatay from seperation to integration to Turkey againen_US
dc.typemasterThesisen_US
dc.contributor.departmentEnstitüler, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalıen_US
dc.identifier.startpage1en_US
dc.identifier.endpage102en_US
dc.relation.publicationcategoryTezen_US
dc.identifier.yoktezid435929en_US


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster